Sinematik Bir Serüven: M4Y4
Eserin çatı türü için aksiyon/macera doğruya en yakın tanımlama olacak. Fakat yazarın her sahnede kullandığı tekno-kurgusal motifler bilimkurguya göz kırparken, merak ve aksiyona yedirilmiş çatışma sahneleri polisiye türü için yakın bir örnek hissi uyandırıyor. Tam da bu noktada yazarın bilime ve teknolojiye hakimiyetinden köken alan fütüristtik mekan tasarımlarının okurda uyandırdığı hayranlığa değinmeden geçilmemeli. Yılmaz’ın yarattığı kurgusal evreninin sınırları Birleşik Devletler’den Türkiye’ye; Buzul altı üslerden, ada yerleşkelerine değin geniş ve reel bir coğrafya üzerine oturuyor. Seyahatlerin kısa pasajlarla işlendiği sahneler arası geçişlerde sıkça karşılaştığımız diyalog ve içe dönük muhasebeler; okura romanın soluksuz akışı içinde kısa molalar verme imkanı sunması bakımından iyi düşünülmüş.
İçinde adeta bir tasvir şampiyonası yaşanan eserde Yılmaz, romanını açıktan bir film ya da tiyatro izler gibi okumamızı istiyor. Her şeyden önce bölümleri iç sesler eşliğinde sahne sahne yazıp görselliği ön plana çıkarıyor; okuru sık sık detaylarda boğmayı göze alarak hem de…
M4Y4, bilimsel bir gözle irdelendiğinde de genel okurun uzaklaştığı teknik ve ansiklopedik ögelerin yaratacağı soğukluğu, indirgeyici üslubuyla anlaşılır kılmayı başarmış bir yapıt. Kitapta sıkça kullandığı tıbbi terimler ve biyolojik jargona bağlılığı yüzünden yer yer okurlara fazladan enerji harcatan Yılmaz, bunun farkında ve ardışık sahnelerde soruları yanıtlamayı hedefleyen bir anlatımla bu riski yönetebilmiş görünüyor. Ancak mesajın tam olarak anlaşılabilmesi için merak ve zaman zaman karşılaşılan tasvir hantallığına katlanılması gerektiğini de hatırlatıyor. Okuru, kitaptaki sisli detayların tuzağına düşürmekten keyif alır bir tavrı da var bir taraftan. Nadiren yaşattığı tebessümlerden keskin manevralarla koparıp, finale uzanan bir aksiyona odaklıyor. Zira her gün aynada görüp de üstlenmediğimiz sıradan bir karakterin, ansızın bir başrole dönüşümüne zemin hazırlayan detaylar ancak bu türden bir anlatıyla okuru kuşatabilirdi…
Yazar, yer yer şaşırtan -tabiri caizse ters köşeye yatıran- manevralarla bezediği olay örgüsünün haritasını doğrudan okura vermek yerine, bir antik kenti tanıtan rehber titizliğiyle ilerlemeyi ve sürekli düşünsel dipnotlarla renklendirmeyi tercih etmiş. Nihayetinde, artan okur sayısıyla ülkemiz yazın podyumunda bugün en çok aranan özellik kurgusal tutarlılıkken, M4Y4 tüm geniş olaylar örgüsüne rağmen bunu ziyadesiyle başarmış bir eser.
Genetik araştırmaları sahasında varlık gösteren MMRC adlı şirketinin sahibi ve beyni olan Mark Martin’in posta yoluyla ulaştığı baskın karakterlerimiz Doruk ve Judith’in etkileşimiyle ateşlenen maceranın fitili, her biri kendine has biyografiler veren karakterlerle ilerliyor. Acımasız bir katil ve merhametli bir sadık olan Ahmad, femen ölüm makinesi Linn, her ikisinin de hesabına çalıştıkları erkler üstü güç odağı Nicola Roesch ve nihayet herkesten bir parça, herkesin bir parçası MAİA… İnsanlığın geleceğine yön verecek bir keşfin kıyısında duran karakterlerin; tercih ve çabalarına tanık olduğumuz bir öykü. Bilimin, ölümün, idare ve vicdanın; psikolojik projeksiyonlarla servis edilirken merak alevini her an diri tutan olaylar örgüsünün raflardaki adı; M4Y4.
İlk roman kaygısı güdülmeden sıralanmış cümlelerin kanıksanabilirliği, markalaşmış yazarların zorlama yapıtlarını açık ara geride bırakırken; Yüksel Yılmaz’ın yerli edebiyatta rezerve ettiği koltuğu ön sıralara taşıyor. Eserin ve romancının üst notalarda yakaladığı başarının gölgesinde kalan kusurlarda yok değil. Neredeyse her sayfada göze batan editöryal hatalar ve kitabın ilk iki bölümünde derinleşen tasvir detayları okurun işini güçleştiren ünlemler arasında. Yanıt bulamamış soruların azlığı okuyucuyu rahatsız etmese de “mutlu okur, tatmin olmuş okurdur” ilkesini hatırlatmakta fayda görüyorum.
Henüz ilk eserinde kendi tabanını oluşturma başarısını yakalayan Ş.Yüksel Yılmaz; gelecekte alışkanlık yaratacak özgün bir dilin sinyallerini verirken, eseri M4Y4 de devam romanını arzulatan bir noktada son buluyor. Psikoloji bilimi sanatsal beğeniyi, sessiz hastalıklara benzetir. Yüksel Yılmaz’ın eseri M4Y4’de son sayfaya gelindiğinde okurunu çarpan bir sessizlikle ilerliyor.
Sercan Özaydın
Referans: Bilimkurgu Kulübü İncelemesi için hazırlanmıştır. <http://www.syukselyilmaz.com/blog/sinematik-bir-seruven-m4y4-bilimkurgu-kulubu-inceleme/>
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 28/03/2024 16:53:53 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/12643
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.