Morötesi (UV) ışınlar, elektromanyetik spektrumun görünür bölgesindeki en küçük dalgaboyuna sahip olan mor renkten sonra başlamaktadır. Görünür bölgenin dışına çıktığı için insan gözüne görünmez olmasına rağmen, yabanarısı gibi böcekler tarafından görülebilirler. Bu durum, duyma aralığı insanlardan çok daha geniş olan köpeklerin bizim işitme menzilimizin hemen dışındaki bir ıslık sesini duymasına benzer. Sinek öldürücü (Bug zapper) olarak bildiğimiz lambalar da, özellikle yaz gecelerimizin baş belası olan sivrisinekleri bu şekilde çekerler.
1801’de, Johann Ritter görünür bölgenin mor ucunun ötesindeki olası bir dalga boyunun varlığını araştırmak için bir deney yapmıştır. Fotoğraf kağıdının mavi ışığa maruz kaldığında kırmızı ışıkta olduğundan daha hızlı bir şekilde siyahlaşacağını bilerek, kağıdın daha da yüksek enerjili bir ışıkta, daha hızlı siyahlaştığını gözlemlemiştir. Böylece morötesi ışınların varlığı ispatlanmıştır. Morötesi ışınların dalga boyları 100-400 nm arasındadır.
Güneş, ultraviyole radyasyonun tüm türlerinin kaynağıdır. UV-A, UV-B ve UV-C ultraviyole radyasyonun tam spektrumunu oluşturur. UV-C ışınları en yüksek enerjili dolayısıyla en zararlı olanlardır ancak, neredeyse tamamen atmosferimiz tarafından soğurulmaktadır. UV-B ışınları güneş yanığına neden olan yine zararlı ışınlardır ki uzun süre maruz kalınması canlılarda DNA ve diğer hücresel hasar riskini artırır.
Bir kaç saat güneşe maruz kalan bir kişide meydana gelebilen güneş yanığı, UV ışınlarını soğurmak ve ısı olarak dağıtmak için deride toplanan melanin pigmentinin sonucudur. Güneş kremi, özellikle açık renkli ciltlerde UV ışınlarına karşı gerekli bir önlemdir. Çünkü UV-A ve UV-B ışınlarını soğurabilecek koruyucu bir tabaka sağlar. Güneş ışığına korunmadan uzun süre maruz kalması durumunda, bir kişinin cilt kanseri ve diğer tehlikeli hücresel rahatsızlık riski büyük ölçüde artar. Bununla birlikte gözler de UV-A ve UV-B ışınlarını engellemek için tasarlanmış güneş gözlüğü takarak korunmalıdır. Aksi takdirde photokeratitis (kar körlüğü olarak bilinir) gibi kısa süreli etkiler ya da direk görme kaybına yol açabilen katarakt gibi uzun süreli etkiler ortaya çıkabilir.
Dünyanın atmosferi yüksek enerjili morötesi ışınımın çoğunu emdiği için bilim insanları, Güneş’ten ve diğer astronomik cisimlerden gelen UV radyasyonu algılamak için Dünya’nın yörüngesindeki uydulardan gelen verileri kullanırlar. Yıldız oluşumunu morötesi dalga boyunda inceleyebilirler. Çünkü genç yıldızlar ışıklarının çoğunu bu dalga boylarında verirler. NASA’nın Galaxy Evolution Explorer (GALEX) uzay aracından alınan yukarıdaki görüntü, M81 gökadasının sarmal kollarındaki yeni genç yıldızları ortaya koymaktadır.
Emir Haliki
Referanslar
1. NASA, “Ultraviolet Waves”
<https://science.nasa.gov/ems/10_ultravioletwaves>
2. Engadget, “The Big Picture: Ultraviolet strands form this celestial tapestry”
<https://www.engadget.com/2015/04/24/the-big-picture-ultraviolet-strands-form-this-celestial-tapestr/>
3. Stanford Solar Center, “UV Light”
<http://solar-center.stanford.edu/about/uvlight.html>
4.Melanomanewstoday, “Moderate Sun Exposure Boosts Vitamin D, Not Skin Cancer Risk, Experts Say”
<https://melanomanewstoday.com/2014/12/29/moderate-sun-exposure-boosts-vitamin-d-not-skin-cancer-risk/>