Popüler BilimEvren

Uzaya Çıkışın Tarihi

İnsanoğlunun sahip olduğu derin merak ve araştırma güdüsü, onu binlerce kilometre yukarıya; uzaya ve hatta uydumuz Ay’ın üstüne kadar çıkardı” diyerek konuya romantik ve iyimser bir başlangıç yapmak isterdik. Ancak ne yazık ki, insanı uzaya ve Ay’a kadar götüren olgu merak ve araştırma güdüsü değil, insanoğlunun kendini kendine üstün gösterme çabasıydı. Hatta daha da trajik bir şekilde insanın bu başarılara imza atmasının en büyük sebebinin “savaş” olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü gerek uzay yarışı sürecinin, gerekse uzay yolculuklarında kullanılan teknolojinin tarihsel arka planında insanların birbirlerini “öldürme” isteği yatıyor. Bunun bir örneği olarak, uzay araçlarının bugünkü güçlerine ulaşmalarında büyük etkisi olan roketlerden biraz bahsedelim.

Roketler temelde Newton’un etki-tepki (action and reaction) prensibiyle çalışırlar ve kısa sürede yüksek hızlara ulaşabilirler. Vakum ortamında da çalışabildiklerinden, uzay yolculuklarında kullanılan teknolojinin temelini oluştururlar. Hatta roketler vakum ortamında sürtünme olmadığından, uzayda daha efektif bir biçimde çalışabilirler.

Barut gücüyle çalışan roketler ilk olarak 13. yüzyılda Çin’de geliştirilmeye başlandı. 13. yüzyılın ortalarında ise savaşlarda ciddi avantaj sağlayan bu teknoloji Çin’den Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarına yayılmaya başladı. 16. yüzyıla kadar roket teknolojisi adım adım gelişirken “roket” adını da bu dönemde aldı. “Bobin” ve “küçük mil” anlamlarına gelen İtalyan kökenli “rocchetta” kelimesi, roket teknolojisi ile ilgili yazılmış kitaplarla İtalyanca’dan Almanca’ya, Almanca’dan da İngilizce’ye çevrilerek nihayet “rocket” ismini aldı.

17. yüzyılda ise Dünya’daki ilk insanlı roket uçuşu IV. Murat zamanında yaşamış Türk mühendis Lagarî Hasan Çelebi tarafından gerçekleştirildi. Evliya Çelebi’nin ünlü Seyahatname eseri ile bütün bilgilerine erişebildiğimiz tarihi olay 1633 yılında gerçekleşmiş. İcat ettiği yaklaşık 60 kilogramlık barut macunu ve 7 kanatlı roketiyle Sarayburnu’ndan Sinan Paşa Köşkü’ne kadar uçan Hezarfen Ahmet Çelebi’nin kardeşi Lagarî Hasan Çelebi, böylece tarihe adını yazdırmıştı. Ancak kardeşinin aksine Lagarî Hasan Çelebi IV. Murat tarafından ödüllendirilmişti.

Lagarî Hasan Çelebi'nin uçuşunun bir tasviri.
Lagarî Hasan Çelebi’nin uçuşunun bir tasviri.

Napolyon Savaşları’nda kullanılacak olan daha gelişmiş roketler ise ancak 18. yüzyılın sonlarında geliştirilecekti. Belki de en önemlisi, yani insanlı uzay yolculuklarını mümkün kılacak roket teknolojisi ise 1903 yılında Konstantin Tsiolkovsky sayesinde ortaya çıkacaktı. Tsiolkovsky’den sonra 1920’li yıllarda Amerikalı mühendis Robert H. Goddard’ın roket teknolojisi üzerine yazdığı kitabın yayınlanması ve ilk sıvı yakıtlı roketin Goddard tarafından icat edilmesiyle insanlı uzay uçuşlarına bir adım daha yaklaşılacaktı.

Goddard ve ilk sıvı yakıtlı roketi (1926)
Goddard ve ilk sıvı yakıtlı roketi (1926)

İkinci Dünya Savaşı sırasında da gelişmeye hızla devam eden roket teknolojisi sayesinde savaştan sonra ilkler yaşanmaya başlanacaktı. Örneğin roket teknolojisindeki gelişmeler, ses hızını aşan ilk uçağın yapımına öncülük edecekti. Ses hızını aşan ilk insanlı uçak XS-1 adıyla da bilinen Bell X-1 uçağıydı ve bu uçak sayesinde ABD, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanacak olası bir savaş için Sovyetler Birliği’ne karşı psikolojik üstünlük kurmaya başlamıştı. Bell X-1 her ne kadar ABD için oldukça önemli bir üstünlük göstergesi olsa da, uzaya araç gönderme konusunda ilk başarıyı Sovyetler Birliği gösterecekti.

Ses hızını aşan ilk süpersonik uçak; Bell X-1
Ses hızını aşan ilk süpersonik uçak; Bell X-1

Sovyetler Birliği, 4 Ekim 1957’de Dünya’nın ilk yapay uydusu Sputnik 1‘i yörüngeye yerleştirerek soğuk savaş döneminde hız kesmeyecek olan uzay yarışını da başlatmış oldu. 80 kg ağırlığındaki Sputnik, Sovyetlerin her ne kadar ABD’ye karşı üstün olduğunu göstermek için uzaya gönderilmiş olsa da, bilimsel açıdan yararları da elbette vardı. Dört uzun anteni ve iki radyo vericisi bulunan Sputnik, ilk kez iyonosferde elektron yoğunluğunu ölçme gibi bilimsel amaçlar için de kullanıldı. Sputnik ancak üç hafta kadar Dünya’ya sinyal gönderebildi ve bu süreden sonra aracın kendisi yalnızca gözlemlerle takip edilebildi. 1958’e kadar yörüngede dönmeye devam eden Sputnik’in dış çeperinde herhangi bir darbeye rastlanılmaması, ayrıca gelecekteki uzay uçuşları için Dünya’nın yörüngesinin tahmin edildiği kadar tehlikeli olmadığını işaret ediyordu. Sputnik ilkleri başardıktan sonra 4 Ocak 1958’de Dünya atmosferine girerek parçalandı. Kalıntıları bulunamayan Sputnik’in bugün halen bazı bölge ve müzelerde gerçek boyutlu maketleri sergilenmeye devam ediyor.

Sputnik 1
Sputnik 1

Sovyetler’in Sputnik 1 ile yakaladığı başarı ve ABD’ye karşı teknolojide üstün olduklarını göstermeleri ile ABD adeta paniğe kapıldı ve uzay programları üzerine çalışmalar hızlandırıldı. Ayrıca ABD’nin Sputnik 1 ile şaşkınlığa uğramasıyla ABD ve Sovyetler Birliği arasında başlayan gergin mücadele “Sputnik Krizi” olarak da bilinir.

Sovyetler Birliği Sputnik 1’den sonra 3 Kasım 1957’de Sputnik 2‘yi de uzaya göndermeyi başardı. Ancak bu defa ilginç olan aracın içerisinde bir canlının da olmasıydı. Dünya yörüngesine çıkan ilk hayvan olma ünvanını elde eden Layka isimli köpek insanlı uzay uçuşlarından önce bir denek olarak kullanılmıştı. Ancak Layka beklenen süreden çok daha önce, fırlatmadan birkaç saat sonra araçta yaşanan aşırı ısınmadan dolayı hayatını kaybetti. Yine de Layka, bilim insanlarına gelecekte gerçekleşmesi düşünülen insanlı uzay yolculukları için önemli bilgiler sunmuş oldu. Sputnik 2, 162 günlük yolculuğun ardından Dünya’ya düştü. Uzay yarışı açısından ise bu yolculuk Sovyetler’in ABD’ye karşı gerçekleştirdiği bir başka önemli darbeydi.

Layka
Layka

Sovyetler Birliği’nin ilk başarısının yaklaşık 4 ay sonrasında 31 Ocak 1958 tarihinde ABD ilk yapay uydusu Explorer 1‘i uzaya göndermeyi başardı. 14 kg ağırlığındaki uydu yörüngede kaldığı süre boyunca gönderdiği sinyaller ile Van Allen Radyasyon Kuşakları‘nın da keşfedilmesini sağlayarak bilim adına önemli bir katkı sağlamış oldu ve nihayet uzay yarışında kendini gösterebildi.

1961 yılına kadar hem Sovyetler hem de ABD pek çok başarılı-başarısız insansız uçuşlarına devam ediyor, uzaya gönderilen uydular bilimsel konuları da aydınlatmaya devam ediyordu. Bunların önemli olanlarından detaya girmeden, kısaca bahsedelim;

Dünya'nın uzaydan çekilmiş ilk fotoğrafı. Fotoğrafta Pasifik Okyanus'unun bulutla kaplanmış bir bölümünü görüyoruz.
Dünya’nın uzaydan çekilmiş ilk fotoğrafında Pasifik Okyanus’unun bulutla kaplanmış bir bölümünü görüyoruz.
  • Sovyetler Birliği, 4 Ocak 1959’da Luna 1 uzay aracı ile, Güneş yörüngesine ilk uyduyu oturttu.
  • ABD, Explorer 6 aracı ile 7 Ağustos 1959’da Dünya’nın uzaydan ilk fotoğrafını çekti.
  • Sovyetler Birliği’nin Luna 2 aracı, 14 Eylül 1959’da Ay’a ulaşan ilk uzay aracı oldu.
  • Sovyetler Birliği, 7 Ekim 1959’da Luna 3 ile Ay’ın arka yüzünün ilk fotoğrafını çekti.

1961 yılına gelindiğine ise insanlık adına en büyük başarılardan birine yine ilk olarak Sovyetler Birliği imza atacaktı. Tarihler 12 Nisan 1961’i gösteriyordu. Rusça “Doğu” anlamına gelen Vostok-1 uzay aracı kozmonot Yuri Gagarin ile uzaya fırlatıldı. Ancak uzay aracının bütün kontrol sistemi otomatikti ve aracın kullanım paneli, uzayda insanların nasıl bir davranış göstereceği bilinmediğinden istemli olarak kilitlenmişti. Gagarin, fırlatmadan birkaç dakika önce şu sözleri söylemişti;

Tanıdığım ve tanımadığım dostlar, yurttaşlarım, tüm dünyanın insanları! Az sonra güçlü bir Sovyet füzesi beni uzayın derinliklerine taşıyacak. Size söylemek isterim ki, şu anda tüm hayatım tek bir an gibi gözlerimin önünde. Benden beklenen şeyi yapmak için gereken gücü bulacağımı hissediyorum.”

Bu sözlerden sonra uzaya fırlatılan Vostok-1, toplamda 108 dakika yörüngede kalıp Dünya’nın çevresini bir kez dolaştı. Daha sonra inişe geçen Vostok-1’in yaşadığı bazı teknik sorunlardan dolayı Gagarin, inişe 7 km kala kendini kapsülden dışarıya fırlattı ve paraşütüyle iniş yaptı. Gagarin’in kendini fırlatma koltuğuyla dışarı fırlatıp iniş yaptığı bilgisi, Sovyetler Birliği tarafından uzun bir süre Uluslararası Havacılık Federasyonu’nca projenin başarılı sayılması için gizli tutuldu. Ve ayrıca hayır; Yuri Gagarin’in uzaya çıktığında “Burada Tanrı falan göremiyorum” dediğine dair resmi bir kayıt yoktur.

Uzaya çıkan ilk insan; Yuri Gagarin
Uzaya çıkan ilk insan; Yuri Gagarin

Sovyetler Birliği’nin gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeye devam ettiği bu inanılmaz başarılar karşısında elbette ABD’de bir şeyler yapmak istiyordu. Dönemin ABD başkanı Kennedy’nin “Bence milletimiz, bu on yıl bitmeden Ay’a bir insan indirme ve onu sağ salim Dünya’ya geri getirme hedefine kendini adamalıdır” sözleri öncülüğünde Apollo Programı başlatılıyordu. Programın başlangıcından 8 yıl sonra ABD nihayet uzay yarışında Sovyetler’in önüne geçebilecek müthiş bir başarıya imza atıyordu.

16 Temmuz’da Florida’da bulunan Kennedy Uzay Merkezi’nden Saturn V ile fırlatılan Apollo 11 uzay aracı, tarihler 20 Temmuz 1969’u gösterdiğinde Ay’a başarılı bir iniş gerçekleştirmişti. 21 Temmuz’da ise Neil Armstrong, Buzz Aldrin ve Michael Collins mürettabından oluşan Apollo 11 aracından Neil Armstrong, Ay’a ayak basan ilk insan oldu. Ay’a ayak basan ikinci insan ise Armstrong’un ardından Buzz Aldrin olmuştu. Mürettabatın üçüncü ismi Michael Collins ise görev gereği beklemedeydi. Ay’a iniş ve dolayısıyla Armstrong’un ünlü “İnsan için küçük, insanlık için büyük bir adım” sözleri tüm Dünya’ya canlı yayın ile aktarıldı. Apollo 11 mürettabatının Ay’a inişi ve Dünya’ya sapasağlam dönüşleriyle birlikte uzay yarışı da fiilen sonlanmış oldu.

Apollo 11 mürettabatı. Soldan sağa; Neil Armstrong, Michael Collins ve Buzz Aldrin
Apollo 11 mürettabatı. Soldan sağa; Neil Armstrong, Michael Collins ve Buzz Aldrin.

Uzay yarışı ABD’nin Apollo 11’i ile sonlanana kadar sayısız proje ve uçuş aynı zamanda başarısız da oldu. Hatta uzay yarışı içerisinde yer alan pek çok astronot kazalarla hayatlarını kaybetmişlerdi. Her ne kadar uzay yarışı sonlanmış gibi gözükse de, uluslararası alanda büyük devletlerin uzay teknolojileri ve bazı büyük hedefler üzerine yarışları soğuk savaş dönemine göre daha yapıcı bir şekilde devam ediyor.

Biz mi? Ne yazık ki bizim bu yarışa ve gelişmelere karşı yaptığımız tek katkı Lagarî Hasan Çelebi’nin 17. yüzyılda gerçekleştirdiği ilk insanlı roket uçuşuyla kalakalmış. Umarız gelecekte yapılacak çalışmalarla bugün için büyük devletlerin içerisinde olduğu resmi olmayan uzay ve uzay yolculukları yarışına ülke olarak biz de katılır ve kendimizi bu alanda gösterebiliriz.


Hazırlayan: Kemal Cihat Toprakçı 

Referanslar

  1. NASA, Apollo 11, <http://www.nasa.gov/mission_pages/apollo/missions/apollo11.html>
  2. HQ NASA, <http://www.hq.nasa.gov/pao/History/conghand/vehicles.htm>
  3. Solarviews, <http://solarviews.com/eng/rocket.htm>
  4. Thespacerace, <http://www.thespacerace.com/>
  5. MythBusters, “Crash and Burn”, <Season 7. Episode 17>
  6. Tdvia, <http://www.tdvia.org/dia/ayrmetin.php?idno=160315>
  7. Princeton, <http://www.princeton.edu/~achaney/tmve/wiki100k/docs/Lagari_Hasan_%C3%87elebi.html>

Kemal Cihat Toprakçı

Akdeniz Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı lisans öğrencisidir. Karaman doğumlu olup, bilime ve özellikle astronomiye küçük yaşlardan beri ilgi duyan yazar bugüne kadar Türkiye'nin pek çok bilim - astronomi platformunda yönetici, yazar veya editör olarak görev almış, bu platformlarda popüler bilim yazıları yayınlamıştır.

Leave a Reply

Your email address will not be published.

Back to top button